Burada yaşamanın direnme duygusuyla bir ilgisi olduğunu düşünürüm. Sanki herkes başka bir yerde yaşıyormuş, bütün olanaklar bambaşka şehirlerde başkalarının elindeymiş de bizi buraya birileri zorla toplamış gibi hissederim sokaklarında yürüdükçe, insanıyla konuştukça. Burada yaşamak amansız bir yalnızlıkla eş değer. Bütün herkes tanıdık ama sen bu tanışmışlıkla kalakalmışsın. Onlardan birisin ama uzaktan seyrediyorsun. Aslında herkes sensin ama hiç kimse seninle değil. Her yer gibi işte, uzatmalı bir yaşam var burada, her bakımdan çetin, soyutlayıcı. Ancak ben buralıyım ve tuhaf bir şekilde burada olmaktan mutluluğa benzer bir keyif alıyorum.
Yaşamak deyince aklıma gitmem gereken uzun bir yola çıkmak geliyor. Büyük bir zorluk yani. Yaşamak diyince insanın normalde aklına gelecek şeyler bellidir. Eğlenmek, mutlu olmak… Ne bileyim bunun gibi şeylerdir bazılarımız için yaşamak; ben Derinkuyulu olduğumdan olacak ki bana uzun karlı bir yolda yürümek gibi geliyor yaşamak. Bana bir eziyetmiş gibi gelmiyor bu uzun karlı yol. Eminim bazılarımız için öyledir. Koca şehirlerde yaşamak da bomboş köylerde yaşamak da eziyettir. Derinkuyu’da insanların yüzüne dikkatli baktığımda bu eziyetin izlerini görüyorum her defasında. Bu eziyetin altında ben de eziliyorum.
Sokaklarda dolaşırken insanları seyrederim. Onların duygularını anlamak, dertlerini sezmek beni çeker. Birisini anlamanın ağrılığı altında ezilmemek için burada yaşıyor olsam gerek. Anlamak paylaşmaktır. Birileri bir yerlerde yaşıyorlar, bir şekilde, bunu bilmem gerekiyor. Hele de bir şairsem, bunu kesinlikle bilmem gerekiyor. İnsanın yaşadığı yeri kabul etmesi kolay da sevmesi için biraz çaba sarf etmesi gerekiyor. Buradan kaçan herkesin buraya karşı bir ihtirası, kötü anıları ve yaşanmışlıkları var. Onlarla konuşunca buranın neredeyse lanetli olduğunu düşünüyorsunuz ancak bu büyük bir yanılgı. Buraya gömülmüş anılarından, yaşanmamışlıklarından, sevilen ama ulaşılamayan o eski mutlu günlerden intikam alma şekli gibi geliyor bana eskiden yaşanılan yeri lanetlemek. Nihayetinde unutulmuş bir İç Anadolu ilçesi burası. Bilmesek de görmesek de bizim olan o köy.
Kiminle oturup konuşsam buradan gitme fikri aklında bir yerlerde bulunuyor. “Aslında varya basıp gideceksin…” Gidilecek yerin çok da bir önemi yok onlar için. Mesele sadece buradan gitmek. Ya kalmak? Bunları konuşurken kimin yazdığını unuttuğum ve yıllardır hatırlamaya çalıştığım bir dize çalınıyor: “Gidilecek yer yok bu dünyada”. Ama kalıp da cefa çekmek var. Daha geçen günlerde bir arkadaşla otururken “IQ seviyesi az bir yükselen buradan gidiyor abi, akıllı olan burada durmaz, dedi”. İçimden çok güldüm. İkimizde buradayız işte, oturmuşuz ve “bir şeyler” hakkında konuşuyoruz.
Yaşanılan yeri ne güzelleştirir? Kaldırım taşları mı, güzel binalar mı, iyi bir kanalizasyon sistemi mi, anlayışlı güler yüzlü hizmet mi? Hiç sanmam. Bir yeri güzelleştiren insan faktörüdür, kültür, irfan ve erdem. Yemişim kaldırım taşlarını, nasıl olsa her seçim öncesi tekrar kırılıyor tekrar yapılıyor. İnsan, her yerin insanı. Dert çok, hem dert yok. Hani eskiden birlik beraberlik olduğu anlatılır ya. Buna inananlardan değilim bir Derinkuyulu olarak. Burada her anlamda yaşam şartları çok çetindir. Geçim sıkıntısı, sosyal sıkıntılar… Türkiye’nin bir survivor’ı olsa birinciler bence hep bizim ilçeden çıkar. O yüzden insanların birlik olması, bu yönde bir kültür oluşturması ve refaha ulaşması çok zor. Bunca çetin yaşam şartlarında yaşayan insanlar daha korumacı yeri geldiğinde saldırgan ve uyumsuz olabiliyorlar. Ne yapsınlar, ne bekliyorduk ki?
Genelde dışarıdan gelmiş buraya yerleşmiş ya da burada uzun yıllardır memuriyet görevini yerine getiren kişiler Derinkuyu’dan pek memnun değiller. Dışarıdan esnaf olarak transfer ettiklerimiz de hep yakınır dururlar, ancak gitmezler. İşin ilginç yanı da gitmek istememeleri. Onları burada tutan ne bilmiyorum. Beni burada tutan şey, büyük bir gizemin parçası olmak. Zaman insanlarının yeraltı şehrini neden Türkiye’nin başka yerlerinde değil de tam da burada, Derinkuyu’da inşa ettiklerini düşünmek. Ben onlarla beraber yaşamak aynı havayı solumak ve dünyayı öğrenmek niyetindeyim.
Hep biz insanlardan bahsettik, buraya karşı olan duygularımız ve düşüncelerimizden. Peki, Derinkuyu olmak nasıl bir duygudur, Derinkuyu bizim hakkımızda ne düşünüyor? Büyük bir tarihi miras taşıyan ilçe, biz insanlardan yorulmamış mıdır?