Teşekkürler – William Stanley Merwin

Dinleyin teşekkür ediyoruz gece çökerken köprülerde durup sarkıyoruz korkuluklardan dışarı atıyoruz kendimizi cam odalardan yiyecek dolu ağızlarımızla gökyüzüne bakıp teşekkür ediyoruz teşekkür ediyoruz suyun yanı başında dışarı bakıyoruz durup pencerelerin yanında kendi istikametimizde dönerek bir dizi hastaneden kurtularak bir soygundan cenazelerin ardından teşekkür ediyoruz alınca birilerinin ölüm haberini teşekkür ediyoruz bilip bilmeden teşekkür ediyoruz telefonlarda kapı ağızlarında, arabaların arkasında, asansörlerde savaşları ve kapıya gelen polisleri ...

Usta Çevirmen İlknur Özdemir İle Yazınsal Çeviriden Notlar – Yaşar Ercan

Türk edebiyatının çok yönlü ve üretken isimlerinden, Almanca ve İngilizceden dilimize kazandırdığı yazınsal yapıtlarla edebiyatımızda önemli bir yer edi- nen yazar, editör ve çevirmen İlknur Özdemir’e çeviri metinler ve çevirmenlik mesleğine dair yanıtını merak ettiğimiz soruları yönelttik. Keyifle okumanızı umuyoruz. Yayın yönetmenliği, editörlük, yazarlık ve çevirmenlik yaptınız, yapıyorsunuz. Bu alanlardan hangisine daha yakınsınız? Yazınsal bağlamda kendinizi nasıl tanımlarsınız? Edebiyatı bir bütün olarak düşünüyorum, bir tarafından ...

Yurt – Warsan SHIRE

Hiç kimse terk etmez yurdunu yurdu köpek balığının ağzı olmadığı sürece Kimse sınıra kaçmaz tüm şehir onlarla birlikte kaçmıyorsa. Komşuların senden hızlı kaçtığında kan ter içinde, tıkanmış bir nefes ile beraber okula gittiğin o genç çocuk eski fabrikanın arkasında öptüğün kendinden dahi büyük bir silah taşıyorsa işte o an terk edersin yurdunu önce izin vermez yurdun kalmana Hiç kimse kaçmaz yurdundan, peşinde bir kovalayan olmadıkça ...

Hükmü Kalmayacak Ölümün-Dylan THOMAS

Hükmü kalmayacak ölümün. Çırılçıplak ölüler bir olacak Ayın, rüzgârın peşindeki adamla. Tertemiz kemikleri çürüyüp gittiğinde Yıldızlar dolacak dirseklerine, ayaklarına. Çıldırmış olsalar da, akılları başlarında Batsalar da dibine denizin, çıkacaklar yeniden Ölse de aşıklar, ölmeyecek aşk. Hükmü kalmayacak ölümün. Hükmü kalmayacak ölümün Kıvrımlı dalgaların altında yatanlar, Rüzgâr misali teslim olmayacak ölüme, Gerilse de sinirleri, Bağlansalar da işkence çarkına, direnecekler. İnanç ikiye ayrılacak ellerinde Ve tek boynuzlu ...

Sevgili – Carol Ann DUFFY

Kırmızı bir gül ya da yumuşak bir kalp değil. Soğan vereceğim ben sana. Kahverengi bir kağıtla sarılmış bir aydır o. Işığı vadeder soyunması gibi aşkın usulca. Burada. Körleştirecek gözlerini göz yaşlarıyla bir âşık gibi. Acıdan titreyen bir fotoğrafa Döndürecek seni. İçten olmaya çalışıyorum. Sevimli bir kart ya da öpücüklü bir mesaj değil. Soğan vereceğim ben sana. Dudaklarında kalacak ateşli öpücüğü, sana ait ve sadık kendimiz ...

Arta Kalan – Carlos Drummond de ANDRADE

Her şeyden az kaldı. Korkumdan. Nefretinden. Kekeme haykırışlardan. Gülden az kaldı. Az kaldı şapkada yakalanan ışıktan. Sevginin zalim gözlerinden az kaldı (çok az). Az kaldı beyaz ayakkabının kapladığı bu tozdan Az elbise kaldı, eski püskü çarşaftan az, az, çok az. Ama her şeyden az kalır. Bombalanan köprüden, iki çim yaprağından, desteden – boş – sigaradan, az kaldı. Çünkü her şeyden az kalır. Kızının çenesindeki çenenden ...

Seksen Yaşında-Edwin MORGAN

Yelkenleri açalım, compañeros Açalım yelkenleri, hangi deniz olursa olsun kim der ki biz kendi kendimize kılavuzluk edemeyiz şu kaynayan sığ kayalıklara doğru, katran karası hepimizin düşmanı şüphesiz! Duyduğumuz ve varmaya can attığımız mavi suların şu son geçidi için (varmasak da olur, varmasak da!) denizciler hep dört açar gözlerini her yanı sızdıran yamalı ama tatlı bir odun kokusuyla tütsülü seksen yıllık, çürümeye yüz tutmuş ve yine ...

Taş Devri – Oodgeroo NOONUCCAL

Beyaz adam, sadece zaman var aramızda. Bir zamanlar sen de yaşadın mağaralarda, Taştan balta kullandın, derilerle örtündün, Sen de korktun karanlıktan, kaçtın bilinmeyenden. Geri git, hatırla kendi Alcheringa*’nı Yıldırım bir büyüydü hâlâ ve sen saklanırdın Korkunç, gürleyen gök gürültüsünden. Kimimiz yetişkin ve kimimiz çocuğuz hâlâ- Beyaz üstün ırk, sadece zaman var aramızda. Zamanın bize yardım etmesini bekliyoruz, Tıpkı zamanın size yardım ettiği gibi, Biz Taş ...

Açlık / Rüyâ – Jeremy Halvard PRYNNE

Ateş hâlâ kayıtsızca salınıyor şöminede, soluk mevsim ve su sızdıran kayık usulca akıntıya kapılmış. Zümrütler gibi uzak bir sermaye gelirinin uzak bir rakamı: ateşin vaziyeti titrek bir dinleniş, yalnızca yetmeyen bir sessizlik. Bu yüzden rüyâ mutlak hırsızlığının ufkunda hâlâ kıvrılıyor, su damlasının sisli ferahlığı üzerinde ve birden berraklaşınca her şey, nihayet görülüyor ki bu bizim gezegenimiz değil: vardığımız yer yanlış yermiş. Bizim olan her şeyi ...

Ahmaklığın* Zaferi – Alexander POPE

Nafile, nafile, --- tüm bu düzme saatlerGeçip gidiyor karşı konulmaz bir biçimde: Müzler2 itaat ediyor güce.İşte geliyor! İşte geliyor! Bak kadim Gece3 ve ihtiyar Kaos4’un kara tahtına! Ondan önce, Heves’in altın bulutları dağılıyor,Ve birbirinden güzel gökkuşakları kayboluyor.Akıl nafile ateşliyor anlık alevlerini,Meteor yağmurlarını, ve aniden veriyor canını.Birer birer ürkütücü Medea’nın gerginliğinde,Korkunç yıldızlar kaybolurken o ruhani açıklıkta;Argus’un zulüm görmüş gözleri Hermes’in asasıyla,Ebedi uykuya dalarken birer birer;Ahmaklığın hissedilen ...