“Rengini Bilmeyen Çiçek” – Çınar Ekiz

Melike Berivan Karakaya’ya… Bir yerde, yazgısına doğacak Bir tohum uyumaktadır toprağın rahminde Ve bir tohumun gördüğü düşleri, Bir şair bilebilir sadece. Uyanıp da etrafına bakınıyor bir tohumcağız; Ot mu olacak çiçek mi, bilmiyor henüz kendi de (Dünyayı boyayacağım derken yitirip de usunu, Dallarından birini kesmiş bir ağaç azıcık ötede.) Dünyanın rengi: kan (Kesik bir dal ne anlatır bizlere?) Birbirine dar ağacı gibi: biz (Baş aşağı ...

Unutmabeni – Çınar Ekiz

Melike Berivan Karakaya’ya… Ölümün yaşamı bulduğu gibi, Bulur her defasında seven iki insan birbirlerini. Nasıl? Bir yer vardırolmayan; Orada, kendi memesini emiyordur bir kedi anasızlıktan (İnsan olmayanın çaresizliği) Damağında bir tat: süt değil, kan Sonra… Bir kuş doğuracağını ısıtıyordur yuvasında Gövdesi bir sapanın ucunda (Öleceği doğurmanın bir anlamı olmalı) Öksüz bir buzağı göğe ağar çarmıhta Hakkı olan sütü bardağınızda (Belki de hiç doğmadı) Bir insan ...

Nereye – Örsan Gürkan

ben sevilen bir şair değilim kardeşim okumadan beni bağlayıp kuyulara atabilirsin ben ünlü bir şair değilim anneciğim için acımadan beni çöp atmaya gönderebilirsin ben aklıma takılan soruları boynuma dolarım o ucuz avizeye asmak için düşüncenin intiharı söylendi bu sevgisizliği bu şiirsizliği sana sadece dalından koparılmış çiçeği, ülkemi verebilirim kızım burnu sümüklü çocuklarla oynayabilirsen yalınayak hiç buralı olamamış o tadı devleti onun kendisi başkaları her zaman ...

Sürüler İçre – Hüseyin Doğu

bağrıma bastım, serçeciklerden o ötüşleri de; ah eli açık kız, oy dilenci kız, sensin o, trenlerde gözü kapalı, ilerleyen de; 'Hasta babasına istedi; Hasta kendisine istedi; Hasta çocuğuna istedi.' deye tuttuğum ağız vardığım hava sensin. pis, terli sinek mevsiminde şehrin trenlerinde türkünü söyledim. derdi tasayı unuttum.

Şiirler – Mutallip Saydulla

Mutallip Saydulla (1972- Doğu Türkistan) Modern Uygur şiirinin diasporadaki önemli isimlerinden biri sayılan Şair Mutallip Saydulla, 8 Ekim 1972 yılında, Doğu Türkistan’ın Hoten İli Kiriye İlçesinin Laysu Köyünde aydın bir ailenin ilk çocuğu olarak doğdu. 1993 yılında Ürümçi’de bulunan Şincang Petrol Enstitüsü’nden mezun oldu. Mezun olduktan sonra, Karamay şehrinde Petrol Genel Müdürlüğü’nde teknisyen ve mühendis yardımcısı olarak çalıştı. Şairin sanat hayatı üniversite yıllarında başlamıştır. Uygur ...

“Senin Farklı Yüzlerinle” – Ali Babaçahi

Ali Babaçahi 1942 doğumlu, İranlı bir şair, yazar, araştırmacı ve edebiyat eleştirmenidir. Babaçahi, İran'ın en önde gelen postmodern yazar ve şairlerinden biridir. Farsçadan çeviren: Turgut Say   Senin farklı yüzlerine doğru yürüyorum Avucunda yüzen yüzlerin, Senden ayrı dönüyorum eve Senin farklı yüzlerinle! Peki seninle ne yapsam? Çeşitli sokakları gözümün önünde canlandırmaktan başka Evin köşe bucağında / yağan çeşitli yağmurları Çakan farklı şimşekleri. (korkma ve çeşitli ...

Teşekkürler – William Stanley Merwin

Dinleyin teşekkür ediyoruz gece çökerken köprülerde durup sarkıyoruz korkuluklardan dışarı atıyoruz kendimizi cam odalardan yiyecek dolu ağızlarımızla gökyüzüne bakıp teşekkür ediyoruz teşekkür ediyoruz suyun yanı başında dışarı bakıyoruz durup pencerelerin yanında kendi istikametimizde dönerek bir dizi hastaneden kurtularak bir soygundan cenazelerin ardından teşekkür ediyoruz alınca birilerinin ölüm haberini teşekkür ediyoruz bilip bilmeden teşekkür ediyoruz telefonlarda kapı ağızlarında, arabaların arkasında, asansörlerde savaşları ve kapıya gelen polisleri ...

16. Şiir Kulesi: Çiçek Biçimli Otağ – Fatih Akça

Fatih Akça-1984, AFYONKARAHİSAR. 1990 senesinden beri Denizli’de ikamet ediyor. Dumlupınar Üniversitesi işletme alanında yüksek lisansını tamamladı. Özel bir şirkette çalışmakta olan Akça, evli ve bir kız çocuğu babasıdır. Şiirleri, Akatalpa, Akköy, Mühür, Şiirden, Sincan İstasyonu, Varlık vb. dergilerde yayımlandı. Yayımlanmış Kitapları: Güller ve Atlar (2014), Taşlar ve Avlular (2015), Kış ve Sapa (2017). Taşlar ve Avlular adlı şiir kitabıyla, 2015 Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü’nü ...

15. Şiir Kulesi: Pazartesiden Cumaya – Tunca Çaylant

Tunca Çaylant-1983, BANDIRMA. Boğaziçi Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri bölümünden (2005) mezun oldu. Yüxexes-Karakalem, Karakalem, Penguen, Diri Ozanlar Derneği, Çevrimdışı İstanbul, Babylon, Yeni E, 160. km, İngiltere’de yayımlanan Lungs Project gibi dergi ve sitelerde ve Kara Şiir Antolojisi’nde şiirleri; 80’lerde Çocuk Olmak, Tuhaf Alışkanlıklar Kitabı ve Mutsuz Aşk Vardır kitaplarında yazıları yayımlandı. İlk şiir kitabı Araftar, Nisan 2015’te Yasakmeyve Yayınları’ndan çıktı. Şiirleri İngilizce, Kürtçe ve Macarcaya ...

14. Şiir Kulesi: Kırkent – Vedat Barga

Vedat Barga, ŞANLIURFA. Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi’nde mimarlık ve tasarım eğitimi aldı. Uzun zamandır şiirle ilgileniyor. Deneme ve öykü de yazıyor. Şiirleri; Serçe Edebiyat, Sin Edebiyat Dergisi, Kayıp Kayıt Dergisi, Çıvgın Sanat ve Edebiyat Dergisi, Eliz Edebiyat Dergisi, Varlık Dergisi, Lacivert Edebiyat Dergisi, Buzdokuz Dergisi, Hece, Mevzular Derin Fanzin, Banliyö Edebiyat, Söylenti Edebiyat Dergisi, Parşömen Sanal Fanzin, Yükleniyor Fanzin, Yirmibirmart, KE Dergisi, Plüton Dergi, Buluntu Kutusu ...

12. Şiir Kulesi: Buluttan Yaptığım Peygamber Öldü – Oğulcan Kütük

Oğulcan Kütük–1995, KIRKLARELİ. Kırklareli Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Fakültesi mezunu. Şiirlerini Kitap-lık, Varlık, Natama gibi dergi ve çeşitli fanzinlerde yayımlamaya başladı. İlk kitabı "Ecza Kışı" 2017 yılında Yasakmeyve tarafından yayımlandı ve 2018 Attilâ İlhan Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü. İkinci kitabı "Oğlan Çıkmazı" 2020 Ekim'de İthaki Yayınları etiketiyle yayımlandı.

10. Şiir Kulesi: Gör İntiharı – Kadir Tepe

Kadir Tepe-2001, İSTANBUL. Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde eğitim hayatına devam ediyor. Şiirleri ve yazıları çeşitli edebiyat dergilerinde yayımlandı. Arkadaşlarıyla birlikte Ruhsatsız Dergisini çıkarıyor. Şiirleri Farsçaya tercüme edildi. Kitabı: "Yularsız Atın Radyosu" (2021).

9. Şiir Kulesi: Bu Çok Uzun Haziran Dostum – Ayşe Şafak Kanca

Ayşe Şafak Kanca-1963, İSTANBUL. Wirtsschaftsuniversitaet Wien’de İşletme ve Turizm dallarında okudu. 1980-1990 Viyana’da yaşadı. Şiir yazmaya Viyana’da öğrencilik yıllarında başladı. Viyana Çalışma ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nın projelerinde Niederösterreich bölgesinde hukuk danışmanlığı yaptı. Özellikle işçi ve kadın haklarına yönelik çalıştı. Viyana Hürriyet Gazetesi’nde amatör muhabirlik yaptı. Avusturya Türkiye Dostluk Derneği’nde yönetiminde faaliyette bulundu. Avusturya ve Türkiye’de çeşitli dernek, festival, yazı, şiir okuma ve etkinliklerine katıldı. Türkiye’ye ...

8. Şiir Kulesi: Boşluk Da Ölür – Alihan Çetiner

Alihan Çetiner-1993, İSTANBUL. 2015 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünden mezun oldu. Yıldız Teknik Üniversitesi ve Milli Savunma Üniversitesi'nde tarih alanında yüksek lisans eğitimi alıp yarıda bıraktı. Yazı ve şiirleri Tarih Kritik, Edebiyat Burada, Hece, Hayâl, Sin Edebiyat, Eliz, Şarkî, Kurşun Kalem, Poesis, Babylon, Kitapçı, Lirik, Barbarları Beklerken vb. dergi ve fanzinlerde yayınlandı. Şiirlerini "Bahara Asayiş Baskını" (2021, Klaros Yayınları) adıyla kitaplaştırdı.

7. Şiir Kulesi: Kamuflaj – Ayfer Karakaş

Ayfer Karakaş-ADANA. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği bölümünden mezun olmuştur. Çeşitli dergi ve fanzinlerde şiirleriyle yer alan şair bir dönem Son Gemi dergisinin şiir editörlüğü görevini yürütmüştür. Kitapları: "Ölü Geyikler İçin Eleji", "Tanrı Lekesi", "Öldü Kim? Hiç".

6. Şiir Kulesi: Denize Özlem – Hatice Kurun

Hatice Kurun-1989, İZMİR. Yaşar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi mütercim tercümanlık bölümünden mezun oldu. Öğrencilik döneminde yazın çevirisi ile ilgilenmeye başladı. İlk şiiri ve şiir çevirisi Sin Edebiyat‘ta yayımlandı. İzmir’de İngilizce öğretmeni ve serbest çevirmen olarak meslek hayatına devam etmektedir.

4. Şiir Kulesi: Ayrılık Atı – Serkan Türk

Serkan Türk-1977, TRABZON. İşletme eğitimi gördü. 1993 yılından beri çeşitli radyo ve TV’lerde program yapımcısı, sunucu ve yönetici olarak çalıştı. Sadece Şiir dergisinin editörlüğünü yapıyor. Şiir ve öyküleri Almanca, Azerice, Bulgarca, Felemenkçe ve İngilizceye çevrilip yayımlandı. Berlin merkezli Freitext adlı dergi ile iki yıl boyunca ortak çalışmalar yaptı. Öykü kitapları: Uzak Yaz, Rüzgârlı Camlar, Tanrı’nın Yalnız Kırları, Bak Önümüzde Yeni Bir Mevsim ve Uyurgezer Bir ...

3. Şiir Kulesi: “Zeytin Sokak Sakini Ateş Bey, Yaşadı Ölümünden Sonra” – Çınar Ekiz

Mehmet (Çınar) Ekiz-1987, ANTALYA. Şiirleri ve haikuları şimdiye dek Peyniraltı Edebiyatı, Lacivert Öykü ve Şiir Dergisi, Akatalpa, Bosphorus Review of Books, Khoros ve Sin Edebiyat gibi çeşitli edebiyat dergilerinde yayınlandı. Bunların dışında “Kediler Blues Gibi” adlı bir romanı ve Cosmo Publishing aracılığı ile Amazon’da yayınlanan “269 Haikus” adlı İngilizce yazılmış bir haiku kitabı bulunmakta.

2. Şiir Kulesi: Karanlık Bira – Veysel K. Tur

Veysel K. Tur-1988, SİVAS. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. 2009’da arkadaşlarıyla birlikte Esrar’ı yayına hazırlamaya başladı. Şiirleri ve yazıları Sin Edebiyat, Masal Fanzin ve Esrar başta olmak üzere Dergah, Hece, Mühür, Karabatak, Melamet, Aşkar, Habis, Bir Nokta gibi dergilerde yayımlandı.

1. Şiir Kulesi: Şehrin Penceresinden – Hüseyin Doğu

Hüseyin Doğu-1996, ANKARA. Antalya ve Kırşehir’de geçen ilkokul döneminde Antik Yunanca, Latince ve İngilizce üzerine dil öğrenimi aldı. Kırşehir’deki lise yıllarında Fransızca ve Almanca dersleri aldı. İki mühendislik fakültesini yarıda bırakmış olup, halen İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Sanat Tarihi öğrencisidir. İngiltere’de çeşitli yayınlara Fransızcadan İngilizceye çevirileri bulunmakla beraber Alman yayınlarına redaksiyon yapmaktadır. Ayrıca Türk yayınlarına yapmış olduğu çeviriler de mevcuttur. Şiir kitabı: “Karşı Oyulan”, Upas ...

Yurt – Warsan SHIRE

Hiç kimse terk etmez yurdunu yurdu köpek balığının ağzı olmadığı sürece Kimse sınıra kaçmaz tüm şehir onlarla birlikte kaçmıyorsa. Komşuların senden hızlı kaçtığında kan ter içinde, tıkanmış bir nefes ile beraber okula gittiğin o genç çocuk eski fabrikanın arkasında öptüğün kendinden dahi büyük bir silah taşıyorsa işte o an terk edersin yurdunu önce izin vermez yurdun kalmana Hiç kimse kaçmaz yurdundan, peşinde bir kovalayan olmadıkça ...

Hükmü Kalmayacak Ölümün-Dylan THOMAS

Hükmü kalmayacak ölümün. Çırılçıplak ölüler bir olacak Ayın, rüzgârın peşindeki adamla. Tertemiz kemikleri çürüyüp gittiğinde Yıldızlar dolacak dirseklerine, ayaklarına. Çıldırmış olsalar da, akılları başlarında Batsalar da dibine denizin, çıkacaklar yeniden Ölse de aşıklar, ölmeyecek aşk. Hükmü kalmayacak ölümün. Hükmü kalmayacak ölümün Kıvrımlı dalgaların altında yatanlar, Rüzgâr misali teslim olmayacak ölüme, Gerilse de sinirleri, Bağlansalar da işkence çarkına, direnecekler. İnanç ikiye ayrılacak ellerinde Ve tek boynuzlu ...

Çoban Çıkını – Mehmet RAYMAN

adına yazılan mektupları yalnız ben okusam sana gurbetinden yoksun kalanlar yaslanmışlar kerpiç duvara ayın üstünden bakarsan kocaman bir boşluk oluşur içinde bir çoban çıkınıdır dünya kekik kokar parmakların ucu bir dokunuşun hedefindeyiz tetiğine dayanmış bakıyor uzaklara her taraftan atılan bombaların yıkımı asya kızın yüzü bulanmış kızıl kanlara bal arısı göremedim çiçeklerin üzerinde boş kalan dallara bağladım sözcükleri kuşları göklerde göreyim derken manyak bir kurşun saplandı ...

Kuyu – Murat BEYAZ

Bakracın boş, sarkacın yeftin. Kabarmamış duvarların Harcın yememiş sepkin. Sen ki! Yer aç sarnıcında. Yağmamış bulutlara. Bulsun ki yarelerin şifa. Sahranın taneleri ermeden sırra.   Kuyu, Murat BEYAZ #sin13, 2018.

Bak Şu İnsanlara – Uğur OLGAR

Bak şu karıncaya ayağa kalkarak alkışladı beni kış uykusuna yatmadan önce Ağustos böceği de şarkılarını söylemişti bana bütün yaz Bir de gemi olacak şuna bak denize boşalttığı atıkları üç günde yüzdüğüm yere ulaşıyor da yüz sene yok olmuyor ne yazık ki Greenpeace saçını başını yoluyor Omzuma kelebek konmuş, başıma kuş hamster paçamdan girip boynumdan çıkıyor ben de onların gözlerine kanıp şiir yazıyorum boynumda gül izleri ...

Japon Dağları – Umut Can KAYGUSUZ

Japon dağlarındaki bir köylü gibi Bulsam hayatın anlamını Sorgulamadan ama bilinçle Kabullensem gerçeği Sevgiyi, yok oluşu ve affedişi Sabah sonrası dağılan sis gibi Gece ve gündüz gibi apaçık olsa Uyku ve uyanıklık Rüya ve gerçek; aşk ve yalnızlık gibi Ah, sonsuz tepelerinin birinde o dağların Tadına varsam var oluşun Durgun sularında bakarken aksime İç geçiriş yok artık Ne de uykusuz gece var Ben, zaman ve ...

Sevgili – Carol Ann DUFFY

Kırmızı bir gül ya da yumuşak bir kalp değil. Soğan vereceğim ben sana. Kahverengi bir kağıtla sarılmış bir aydır o. Işığı vadeder soyunması gibi aşkın usulca. Burada. Körleştirecek gözlerini göz yaşlarıyla bir âşık gibi. Acıdan titreyen bir fotoğrafa Döndürecek seni. İçten olmaya çalışıyorum. Sevimli bir kart ya da öpücüklü bir mesaj değil. Soğan vereceğim ben sana. Dudaklarında kalacak ateşli öpücüğü, sana ait ve sadık kendimiz ...

Meczup Bir Şamanın Olmayan Hikâyesi – Deniz CAN

yerin altında üstünü kazıyor bir şaman el alıp üsttekinden yerin altına deniz dolduruyor kuyuda hiç uyumamış bir kadın gibi deniz sabah ezanına çarşaf gibi uzanan 'ingilizler öyle diyor'muş balık oluyor şaman sıradan bir balık şamanın mahareti balık olmakta değil belli, hiç uyumamış bir kadın gibi deniz gün doğarken kucağında bir gebe şamanın seviştiği bütün kadınlar gebe sabah ezanına ve dalgalara karışan şamanın mahareti insan olmakta ...

Arta Kalan – Carlos Drummond de ANDRADE

Her şeyden az kaldı. Korkumdan. Nefretinden. Kekeme haykırışlardan. Gülden az kaldı. Az kaldı şapkada yakalanan ışıktan. Sevginin zalim gözlerinden az kaldı (çok az). Az kaldı beyaz ayakkabının kapladığı bu tozdan Az elbise kaldı, eski püskü çarşaftan az, az, çok az. Ama her şeyden az kalır. Bombalanan köprüden, iki çim yaprağından, desteden – boş – sigaradan, az kaldı. Çünkü her şeyden az kalır. Kızının çenesindeki çenenden ...

Jurnalci Manzume – Nazan TÜMER

kızgın kızıl tuğlayı, sokunca karnına kan, irine bulandı, şaşırtmacalı dantela. umutsuz ki bu sayrı; şu buluttan nem kaptı, çürüyen bacağında küf tuttu o tumanı. eşkıya mancınığı, kulağını sıyırdı. şişeyle öpüşürken ağzı, dili kanadı. azı dişinin kovuğuna çöreklenmiş, tıslıyor. sıpıt sofra bezini, leş avcısı geliyor. lime lime etleri, bu yaldızlı fanusta. pıhtısı sızıyor şu parlak mavi çukura. o pespembe, ilikli kaval kemiği, tırnak sökümü üzeri dipçik ...

Beklenmeyen – Deus Ex MACHINA

kırık karpuz çekirdeği, yırtık bahar yaprağı içimde fokur fokur denizle geri döndüm sinemadan en son çıkan bir bulut ve bir uyku içtimaya ilk gelen otuz yaşında yüzüm koştum hızla eski ateşleri, kardeşleri dirilttim kaçtım ince kışı çatan orospu sokaklardan orospu ilahlardan kurtardım öz secdemi kalbe saplı duran bıçağı içeriden sivrilttim içeriden çıkmış bir halle dışarıdan geldiğimde bütün yurdu tutmuştu bir cesedin kokusu gözü aç, başında ...

Bilinç – Bahadır BATTAL

Keyifli değil mi insan olmak? Güzel bir müziğin çalışı… Bir yavru köpeğin telaşlı koşuşu… Küçücük bir kız çocuğunun, Utangaç ve masum bakışı… Ya da bir yaprak hışırtısı, rüzgarı yalayıp kulağa gelen. Tel örgülere konmuş bir kuş belki de, çığlık atarcasına şarkı söyleyen. Çalışla, koşuşla, bakışla, hışırtı ve uçuşla uyanan hisler… Güzellik karşısında bile, hüznün ifadesi titreyen burun… Ve en garibi de ne biliyor musun? Notanın, ...

Sorgunun Deneyimi – Yiğit Kerim ARSLAN

daralıyor günün koğuşu. ağaçlar suskun kapılar geçilmez, sabah kilitli. dinmiyor, soğumuyor ovalarda bile nevrotik nefes vişneler var! nedensiz. ve sanrılar, yılgıyla uyanışlar… şehvetin uykularından. (Usulca bozulsun diye arzulu valsi doğanın) başlıyor düşlerin sorgusu, hakikâtin çağın kirine bulanmış elleriyle. bundan bitti maviyle süzüldüğüm nisan yalnızca, gölgemin sokaklara küsmüş tonu ve zamanın dar geçitlerinin ruhumu ipekler gibi yırtması var olabiliyor, bu keskin deneyimde bir uçuş öğretiyor bana ...

Madenci – Vedat BARGA

geldiniz zamanın çok ötesinden toprağın altından dikey bir uzaktan. ellerinizde yoğrulmuş toprağın kiri. avcunuzda kayayı yaran kazmanın izi. ellerinizde elleriniz. önleriniz ilikli. birdenbire. on binlerce. hiç durmadan. geldiniz. gözlerinizde dövülmüş çeliğin gizi. parmaklarınız nasırlıydı. ekmek kırıntısıyla doluydu cepleriniz. sormadan kimseye yolunuzu buldunuz kendiniz. sırtınızda kamburlarınız. yarım domates çürük zeytin ve küflü peynirdi tüm öğünleriniz. siyah-beyaz gazetelerdi sofranız ah! kefenleriniz. ardından. yerden çıkan karıncalarca. belirdi toprağın ...

Dağ Lalesi – Berrak ERTÖRER

Dağ lalesi güneşi arayan teninle sen bilirsin pembe kırmızı ve mor mevsimleri bilirsin bükülen boynunla mayıs rüzgarlarının getirdiği gizi cânım düğün çiçeği lacivert yanının huzur bulduğu nemli topraktan kana kana seni anlamam zor değil bilirsin Yabanıl çiçeğim birlikte saçıyoruz tohumlarımızı karaya karanlığa Gelincik cancan çiçeği karahindiba bu yaz ve bir yaz daha bahar soluğu üflemeden bizi son hazirana Anemone, kal ve anlat nasıldır dolaşmak sarp ...

Seksen Yaşında-Edwin MORGAN

Yelkenleri açalım, compañeros Açalım yelkenleri, hangi deniz olursa olsun kim der ki biz kendi kendimize kılavuzluk edemeyiz şu kaynayan sığ kayalıklara doğru, katran karası hepimizin düşmanı şüphesiz! Duyduğumuz ve varmaya can attığımız mavi suların şu son geçidi için (varmasak da olur, varmasak da!) denizciler hep dört açar gözlerini her yanı sızdıran yamalı ama tatlı bir odun kokusuyla tütsülü seksen yıllık, çürümeye yüz tutmuş ve yine ...

Beni Sal – Hicran ASLAN

düşman gelmeden keser pişirir hayvanlarını birkaç gün durmadan et yer ev halkı en sevdiği keçinin budunu çiğner korkunun genç ete sinişini yutar çocuk tetikteki insanların beklediği her şey kıyar sonra çocuklarına ve en son kendine o adam hep bana bakacak onlar gelmeden beni sal onlar gelmeden beni sal!   Beni Sal, Hicran ASLAN #sin13, 2018.

İyelerin Ölümü – Yasin UYSAL

Yolumu kemiren ufuklar var Gittiğimi görmeden bitiriyorlar diyebileceğim her şeyi Suyla başlamış bir zamanın çocuklarıydık Benim kopuşum sürünmekle aldanmakla ve kaçmakla başladı İyesi vurulmuş ormanları bilirdim ama ben zihnimde Bana düşmüş bu tükenişin esiri olmadan önce de Kol kanat kapatan insanları uzaklaştırmış kelimelerin tümü benimdi Kendimi uzaklaştırışım ise ne ettiği belirsizlerimdendi Evet çıkmıştım bir kere üç kere yoldan bunu hep kabul ederim Ancak başka bir ...

Yer Altından Şiirler – Ayfer KARAKAŞ

1. ne sen bir değişkensin ne de bu bir deney aynı yolda birbirine doğru yürüyen körler var hiç tanışılmadı... yabancılık. buna "yok" denir. inanabilirdim olsaydı ve, inandırabilirdim olsaydı olsaydı susulmazdı. sessizlik. sert suya çarpma halleri var. gürültüsüz, tekil. her cümlede yüzleştirdiğin şey o, evet diyorum, ötesi değil. ortada bağıran birileri yok, kuluçkada bir aşk da yok. inanabilirdim olsaydı ve, inandırabilirdim olsaydı olsaydı susulmazdı. olsaydı, şüphen ...

Bir Oyundur Canım – Deniz YILMAZ

Bir oyundur canım Bir aygıtla yaktım Kal diyorum sana Bir kadıncık yaptım Bir acıdan aldım Bir zamanlar vardım Bir gülüşün kalmış Od verdiler yandım Aradan ben yasayım Sürahi ben alıştım Adı da yalnızlık Mekanik bir bunalım Ütülü bir kuşağım Yalnızım çok yalnızım Gencecik bir ölüdür Emirim ve otağım [...] Bir Oyundur Canım, Deniz Yılmaz #sin7, 2017.

Kanayan Sosyoloji – Nurdan BAYRAKDAR

Göç etmek için geç kalmış kuşları gösteriyor gözlerimin yelkovanı. Kaynayan buhur, sayrı muhit, uysal diyaloglar. Arza illüzyon sunuyor benlik tabelaları Tropikal yağmurlar kadar işimize yaramıyor Serzenişleri yinelemek Ortadoğu'da. Işıyan çelenklerden itimatlı poliçelerden uzak Saatlerin uzlaşamadığı günlerden muaf Bir taze küre İçinde ne zelzele Ne pus Yalnız, uygarlık peleriniyle Cennetin eşiğinde çocuklar. Kara düşen tohumların umutlu muhtevasına gömdüm yüzümü Kanatsız kuşların ağıdıyla yandı kulaklarım Soğuk odalarda ...

Taş Devri – Oodgeroo NOONUCCAL

Beyaz adam, sadece zaman var aramızda. Bir zamanlar sen de yaşadın mağaralarda, Taştan balta kullandın, derilerle örtündün, Sen de korktun karanlıktan, kaçtın bilinmeyenden. Geri git, hatırla kendi Alcheringa*’nı Yıldırım bir büyüydü hâlâ ve sen saklanırdın Korkunç, gürleyen gök gürültüsünden. Kimimiz yetişkin ve kimimiz çocuğuz hâlâ- Beyaz üstün ırk, sadece zaman var aramızda. Zamanın bize yardım etmesini bekliyoruz, Tıpkı zamanın size yardım ettiği gibi, Biz Taş ...

Açlık / Rüyâ – Jeremy Halvard PRYNNE

Ateş hâlâ kayıtsızca salınıyor şöminede, soluk mevsim ve su sızdıran kayık usulca akıntıya kapılmış. Zümrütler gibi uzak bir sermaye gelirinin uzak bir rakamı: ateşin vaziyeti titrek bir dinleniş, yalnızca yetmeyen bir sessizlik. Bu yüzden rüyâ mutlak hırsızlığının ufkunda hâlâ kıvrılıyor, su damlasının sisli ferahlığı üzerinde ve birden berraklaşınca her şey, nihayet görülüyor ki bu bizim gezegenimiz değil: vardığımız yer yanlış yermiş. Bizim olan her şeyi ...

Ahmaklığın* Zaferi – Alexander POPE

Nafile, nafile, --- tüm bu düzme saatlerGeçip gidiyor karşı konulmaz bir biçimde: Müzler2 itaat ediyor güce.İşte geliyor! İşte geliyor! Bak kadim Gece3 ve ihtiyar Kaos4’un kara tahtına! Ondan önce, Heves’in altın bulutları dağılıyor,Ve birbirinden güzel gökkuşakları kayboluyor.Akıl nafile ateşliyor anlık alevlerini,Meteor yağmurlarını, ve aniden veriyor canını.Birer birer ürkütücü Medea’nın gerginliğinde,Korkunç yıldızlar kaybolurken o ruhani açıklıkta;Argus’un zulüm görmüş gözleri Hermes’in asasıyla,Ebedi uykuya dalarken birer birer;Ahmaklığın hissedilen ...